Günlük hayatımızın pek çok alanında önemli veya sıradan kararlar vermemiz gerekir. İnsan ilişkilerine, iş hayatına veya ekonomik durumlara dair verdiğimiz kararlarda bir çok koşulu göz önünde bulundurarak bir sonuca varmaya çalışırız. Ancak bu tür karar ve yargılarda çoğumuzun vardığı yanlış bir kanı vardır; duygu ve hisleri karar verme sürecinin içinde saymamak.
Descartes’e dayanan bu yanlış “rasyonellik” algısı, duyguların etkisiyle verilen kararların yanlış sonuçlar doğuracağını savunur. Oysa bugün biliyoruz ki insanın gelişmiş rasyonel düşünme yeteneği duygulardan arınmış bir mantık yürütme işlemi değildir; Tam aksine, doğru kararlar ancak duyguların bu akıl ve mantık süreçlerine daha iyi entegre edilmesiyle elde edilir.
İnsan beyninin en gelişmiş bölümlerinden birisi (Ventromedial Prefrontal Korteks) tam olarak duygulardan yola çıkarak karar verme işlemine adanmıştır. Bu beyin bölgesinde hasarı olan insanlar doğru mantıksal çıkarımlar yapabilmekte, ancak bu çıkarımların sonucunda doğru eylemi gerçekleştirememektedirler. Bu tür bir hasta, önemli toplantılara ciddiyet ile yaklaşılmasının bilincinde olabilir ancak, aynı zamanda, önemli bir şirket toplantıdan sebepsizce ayrılmak gibi “mantıksız” bir davranışta bulunabilir. Bu durumun ortaya çıkmasındaki asıl sebep, alınan karar ile “gelecek için kaygılanma” duygusunun entegre olamamasıdır.
Bu durum günlük hayatta da görülebilir. Özellikle ergenlikte görülen daha riskli ve vurdumduymaz davranışların altındaki sebep, bu mantık-duygu mekanizmasının deneyim arayışı tutumuyla beraber esnekleşmesidir. İnsanın doğal gelişim süreci içerisinde, ergenlikte hızlı edindiği deneyimler, bu mantık-duygu sistemi üzerine inşa edilir. Böylece ergenlik sürecinin sonunda birey daha iyi kararlar alabilmektedir. Ayrıca duygularını fark etmekte sorun yaşayan insanlar (aleksitimi özelliği olan insanlar gibi), kendileri için avantajlı ve dezavantajlı seçenekleri ayırt etmekte sorun yaşayabilmektedirler.
Bu bilgiler eşliğinde, alınacak doğru kararlar için duyguların önemi açıkça görülebilir. Peki, daha iyi karar alabilmek için duygularımızdan nasıl daha iyi yararlanabiliriz? Bunun için size birkaç öneride bulunabiliriz;
- Bir karar almadan önce seçenekleri değerlendirirken ortaya çıkacak sezgilerinize ve iç sesinize daha fazla güvenin. Duygular insanın içine doğar ve duyguları düşünmekten daha çok hissederek algılarız. Tam olarak açıklayamazsanız bile, bir seçenek size daha sıcak geliyorsa hislerinize güvenmekten çekinmeyin.
- Hislerinizi daha iyi anlayabilmek için kendinize zaman ayırın. Duygular kendilerini vücudumuz üzerinden bize bildirirler. Kalp atışının hızlanması, derin ve aralıklı nefes ile beraber istek duygusunu belirtilirken kısa ve hızlı nefes ile beraber korku veya kaygıyı belirtebilir. Farklı durumlara verdiğiniz vücudunuzdaki tepkileri daha iyi anlayın.
- Günde 10 dakika nefes egzersizi yapın. Duygularımızı daha iyi anlayabilme yeteneği, onlarla beraber geçirdiğimiz vakit ile birlikte gelişmektedir. Bunu da, kendimize özgü olan duyu ve hislere olan aşinalığımızı arttırarak başarabiliriz. Nefesimizin göğsümüzde, burnumuzda, veya karnımızda oluşturduğu hislere daha fazla yoğunlaşarak vücutsal tepkilerinize olan farkındalığınızı arttırın.
Yazar: Psikolog İsmet Özer