Sosyal fobi, bireyin kendisini insanların içinde aşırı endişeli, huzursuz hissetmesi veya böyle hissetmemek için insanlarla bir arada olmaktan kaçınma halini içeren ruhsal bir durumdur.
Sosyal Fobi Belirtileri Nelerdir?
- Sosyal fobisi olan bireyler ilişkilerinde uzak olabilirler, alıngan hissedebilirler ve kaçınma davranışları gösterebilirler
- İlk defa karşılaştığı durumlarda fazla tedbirli olabilir ve utangaç hissedebilirler.
- Davranışsal olarak insanlarla konuşurken bakışını kaçırabilirler, mesafeli davranabilirler, kararsız ifadeler sergileyebilirler. Hatta bu sebeple karşı taraftan “Yakınlık kurmak istemiyor” şeklinde algılanabilirler.
- Topluluk önünde konuşma yapmaktan, toplantılarda görev almaktan ve öğrenci ise sunum yapmaktan, ders esnasında söz almaktan çekinebilir.
- Bir restoranda tek başına yemek yemekten, orada tuvalete gitmekten, bir alışveriş mağazasına girmekten, telefonla konuşmaktan, kendisinden üst düzey biriyle konuşmaktan, ondan bir şey istemekten dolayı kaygı hissedebilirler.
- Kaygı hissettiği durumlarda davranışsal belirtilerin yanı sıra fiziksel olarak kalp çarpıntısı, ağız kuruluğu, ses titremesi, terleme, sıcak basması, kaslarda gerginlik ve nefes darlığı belirtileri görülebilir.
Sosyal bir varlık olan insan nasıl oluyor da sosyalleşmekten dolayı kaygılanıyor?
Araştırmalar gösteriyor ki, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle birlikte;
Çocukluk döneminde sıklıkla eleştirilmek, akran zorbalığına, duygusal istismara, ebeveynler tarafından sözel şiddete maruz kalmak, ebeveynlerin şiddetli çatışmasına veya ayrılık süreçlerinde zorluklara tanık olmak veya aşırı korumacı ebeveyn tutumları gibi olumsuz yaşam olayları sosyal fobinin gelişmesine zemin hazırlayabilmektedir.
Örneğin utangaç, kendini ifade etmede güçlük yaşayan ve kaçınma davranışlarını gösteren bir çocuğu ele alırsak, annenin çocuğuna gösterdiği tutum önemlidir. Böyle bir durumda annenin teşvik edici ve destekleyici bir ebeveyn tutumu sergilemesi beklenebilir. Fakat bunun yerine iyi niyetle olsa dahi çocuğun girişken olması için sosyal zorluk yaşadığı durumlarda çocuğun mizacını göz ardı ederek, perçinlemek adına ona kızması, daha da utandırması veya çocuğuna çok üzüldüğü için onu kaygı yaşayabileceği ortamlardan uzaklaştırması çocuğun kaçınma davranışlarını beslediği gibi sosyal fobiye olan yatkınlığını da pekiştirecektir. Ayrıca susmak, itiraz etmemek, büyüklere itaat etmek, anne babanın sözünden çıkmamak kısacası “uslu çocuk” olmak gibi kültürel kavramlar da sosyal fobinin varlığına katkıda bulunabilir.
Erken çocukluk döneminde edindiğimiz duygu ve olumsuz tecrübeler “kök inançlar” ın habercisi olabilir. Örneğin olay sırasında saçmaladığını, aptal gibi davrandığını ve ortama kendini layık görmeyen kişinin temelde “Yetersiz biriyim”, “Başarısız biriyim”, “Zayıf biriyim” ve “Tuhaf biriyim” gibi kök inançları olabilir.
Sosyal fobinin temelinde “başkaları tarafından izlenme endişesi” yatar. Bu endişe başkalarının onayını alma ve eleştiriye karşı aşırı hassasiyet ve başarısız olma korkusunu içerir. Sosyal fobisi olan kişinin gözünde kişiler arası ilişkilerde karşı taraf “izleyici” dir. Örneğin, bir iletişim olmaksızın restoranda tek başına akşam yemeği yiyen biri için onu fark eden kişi “izleyici”dir. Hatta herhangi bir izleyici yokken dahi kişi geçmişte yaşadığı benzer durumlarda nasıl davrandığını ve nasıl algılandığını aklına getirerek gelecekte olabilecek herhangi bir izlenme durumunda ne tepki vereceğini ne söyleyeceğini zihninde prova edebilir. Kişi bunu her ne kadar kaygısını azaltmak için yapsa da zihinsel prova sosyal fobinin devam etmesine sebep olur.
Yazar: Uzm. Klinik Psikolog Zehra Kaşıkçı