Travma, Yunanca “yara” kelimesinden gelmektedir ve bedensel yaralara atıfta bulunmaktadır. Deneyimlenen zararı onarmak ve iyileştirmek için fizyolojik mekanizmalara sahip olan beden, travmatik olaylardan kaynaklanabilecek psişik yaralarla baş edebilmek için de mekanizmalara sahiptir.
Travmatik olaylar; doğal afetler, kazalar, yaşamı tehdit eden hastalıklar, işkence, cinsel ve fiziksel şiddet, sevilen birinin beklenmeyen kaybı, çocukluk çağlarından itibaren deneyimlenen ihmal davranışları gibi durumlarla örneklendirilebilmektedir. Bazı insanlar bu olayları deneyimlerken zorluklarla karşılaşabilirler; fonksiyonellikleri bozulabilir, depresif olabilirler, kaygılı olabilirler veya daha farklı psikolojik zorluklar geliştirebilirler. “Travma sonrası stres bozukluğu” da bu psikolojik zorluklar arasındadır ve olayla ilgili anıları istem dışı yeniden hatırlama, olayı hatırlamaktan veya olayla ilgili durumlardan kaçınma ve aşırı uyarılma olmak üzere 3 temel semptomla ilişkilendirilmiştir
Ancak toplumun büyük çoğunluğu yaşamının bir döneminde bu olayları deneyimlemesine rağmen, tüm insanlar bu olaylardan aynı derecede etkilenmemektedir. Bazı insanlar travmatik olaylarla mücadele edebilir, zorluklarla etkili bir şekilde başa çıkabilir, baş etme yöntemleri geliştirebilir ve alternatif çözümler bulabilir veya olayı yeniden değerlendirip farklı anlamlar oluşturabilirler. Böylelikle benlik, diğerleri ve dünyaya dair atıflar yeniden değerlendirilebilir. Bu pozitif değişimler “travma sonrası büyüme” olarak tanımlanmaktadır.
Yapılan araştırmalar, karşılaşılan zorlayıcı olaylarla baş etme gücünün;
- İyilik halini destekleyici rutinler oluşturmak; spor, meditasyon, hobiler, dışavurum çalışmaları (müzik, resim, yazmak, vb.)
- Sosyal destek kaynaklarını güçlendirmek, aile ve arkadaşlarla anlamlı ilişkiler kurmak.
- Destek istemek
- Topluma ve çevreye fayda sağlamaya yönelik faaliyetlerde bulunmak gibi aktivitelerle ilişkili olduğunu göstermektedir.
Olumsuz görünen olaylar sonrası güçlenen benlik yapılanmasında,
- İlişkilerde olumlu değişimler gözlemlenebilir. İnsanlarla etkileşimin derinleşmesi, daha fazla kendini açma ve duyguları paylaşma ve diğerlerine yönelik artan anlayış deneyimlenebilir.
- Kendiliğin algılanmasında değişiklikler olabilir. Daha esnek ve daha güçlü bir kendilik algısı, travmatik yaşantıyla başa çıkabilmenin geliştirdiği kendine güvende artış ve güçlülük, yeni rollerin benimsenmesi mümkün olabilir.
- Yaşamın değerini anlama, küçük ve günlük şeylere yönelik farkındalık artışı, yaşamdaki önceliklerin yeniden belirlenmesi,
- Yeni seçeneklerin fark edilmesi, artık ulaşılamayacak eski amaçlardan vazgeçilmesi, yeni ve gerekli şeylere ulaşılmaya çalışılmas,
- İnanç sisteminde gelişim, varoluşsal deneyimin derinleşmesi gibi durumlar gözlemlenebilmektedir.
Görüldüğü üzere Travma Sonrası Büyümenin belirleyicilerden biri, travmaya maruz kalmış kişinin, hangi yöne odaklanacağıdır. Travmatik yaşantılar sonrasında kişi, önceki yanılsamalarının farkına varıp yaşama ilişkin yeni bir bakış açısı geliştirebilir ve yaşamın kestirilemeyen tarafları olabileceğini görüp yeni travmalara hazırlıklı duruma gelebilir; incinebilirliğini, esnekliği ve güçlülüğünü hissedebilir, öğrenebilir.
Yaşamda aynı gemide yüzen yolcular olarak, sizler de güçlenerek geliştiğinizi hissediyor musunuz? Böyle hissetmek için neye ihtiyacınız var?
Yazar: Psikolog Elif Özsoy